Onunla birlikte öyle çok şey gelişti ki ,
Farkındalığım mesela,
4 yaşında filandı herhalde manavda kirazı gösterip
- ben biliyomuyum onun tadını, yedim mi? dediğinde!
Daha 10 ay önce kase kase yediği şey onun için yeniden, yepyeni ve şaşırtıcı bir şeydi...
O gün, ne kadar uzun zamandır birşeylerin beni şaşırtmadığını ne kadar kanıksadığımı farketmiştim,
Ne kadar uzun zamandır gerçekten yeni bir şey öğrenmediğimi de!
Yeniden böylesine coşkuyla öğrenme isteği o zaman kabarmıştı ...
Emeklerken sürekli kucağıma gelmek istemesini,
yere onun gibi dizlerime çöktüğümde gördüğü dünyaya bakınca anlamış,
Ve insanları yargılamadan önce bir kaç dakikalığına da olsa içinde bulunduğu şartları gözetmenin önemini o zaman farketmiştim..
yine 4 yaş civarında ,
annemin
-gel anneanneciğim !
demesi üzerine bana koşarak gelip o koca gözleri bütün yüzünü kaplamış bir şekilde,
-beni anneannesi sanıyor!
dediğinde,
Ne kadar içten olursa olsun
ağzımdan çıkanı kulağımın, başkasının kulağı gibi duyması gerektiğini hiç unutmamamın iyi olacağını farketmiştim...
Anaokulu servisinden hışımla çıkıp...
-O şöyle diyor bu böyle konuşuyor diye bana bişey seyrettirmiyorsun söyle bakalım KİM BU MEHMET ALİ?(aynen böyle büyüktü harfler)
diye bağırdığında,
Sınırların insanı sadece geride bırakmaya yaradığını,
kararında ve yeterince çok sesliliğin sağlıklı iletişim için şart olduğunu farketmiştim ...
Bu arada,bir e-maille gelen şu yazıyı print edip duvarıma asmamın benim için ne kadar yerinde bir hareket olduğunu da az önce farkettim....
Tanrım;
konuşurken gereksiz detayları anlatmamam için beynimi serbest bırak ve bir an önce konuşmanın sonunu getirmemi sağla....
Ps:
mehmet ali erbil!.....
o dönem çarkıfelek bir çığır açmıştı...
bizim evin dışındaki dünyada tabii....
Farkındalığım mesela,
4 yaşında filandı herhalde manavda kirazı gösterip
- ben biliyomuyum onun tadını, yedim mi? dediğinde!
Daha 10 ay önce kase kase yediği şey onun için yeniden, yepyeni ve şaşırtıcı bir şeydi...
O gün, ne kadar uzun zamandır birşeylerin beni şaşırtmadığını ne kadar kanıksadığımı farketmiştim,
Ne kadar uzun zamandır gerçekten yeni bir şey öğrenmediğimi de!
Yeniden böylesine coşkuyla öğrenme isteği o zaman kabarmıştı ...
Emeklerken sürekli kucağıma gelmek istemesini,
yere onun gibi dizlerime çöktüğümde gördüğü dünyaya bakınca anlamış,
Ve insanları yargılamadan önce bir kaç dakikalığına da olsa içinde bulunduğu şartları gözetmenin önemini o zaman farketmiştim..
yine 4 yaş civarında ,
annemin
-gel anneanneciğim !
demesi üzerine bana koşarak gelip o koca gözleri bütün yüzünü kaplamış bir şekilde,
-beni anneannesi sanıyor!
dediğinde,
Ne kadar içten olursa olsun
ağzımdan çıkanı kulağımın, başkasının kulağı gibi duyması gerektiğini hiç unutmamamın iyi olacağını farketmiştim...
Anaokulu servisinden hışımla çıkıp...
-O şöyle diyor bu böyle konuşuyor diye bana bişey seyrettirmiyorsun söyle bakalım KİM BU MEHMET ALİ?(aynen böyle büyüktü harfler)
diye bağırdığında,
Sınırların insanı sadece geride bırakmaya yaradığını,
kararında ve yeterince çok sesliliğin sağlıklı iletişim için şart olduğunu farketmiştim ...
Bu arada,bir e-maille gelen şu yazıyı print edip duvarıma asmamın benim için ne kadar yerinde bir hareket olduğunu da az önce farkettim....
Tanrım;
konuşurken gereksiz detayları anlatmamam için beynimi serbest bırak ve bir an önce konuşmanın sonunu getirmemi sağla....
Ps:
mehmet ali erbil!.....
o dönem çarkıfelek bir çığır açmıştı...
bizim evin dışındaki dünyada tabii....
Yorumlar